Geçtiğimiz Perşembe İstanbul Silivri açıklarında meydana gelen 5.8’lik deprem paniğe neden oldu. İstanbul’u sarsan deprem, Kocaeli ve çevresinde de hissedilirken halk sokaklara döküldü.
Deprem uzmanlarının Büyük İstanbul Depremi’nin yaklaştığı şeklindeki açıklamaları ise yirmi yıl önce yaşanan asrın felaketi Marmara Depremi’nin hafızalardaki etkisi yüzünden İstanbulluların psikolojisini olumsuz etkiliyor.
Özellikle depremin yaşandığı gün artçı sarsıntılar sürerken sosyal medyada yayılan ‘büyük deprem olacak’ iddiaları ve Kandilli’den adım adım büyük depreme yaklaşıyoruz açıklamaları vatandaşın tedirginliğini daha da artırdı. Marmara Depremi’nden bu yana İstanbul halkının depremle ilgili cevabını merak ettiği tüm merak edilenleri ve son yaşanan 5.8’lik depremi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy değerlendirdi.
İşte Milat Gazetesi’ne konuşan Üşümezsoy’un açıklamaları;
BU DEPREMLER OLAĞAN
İstanbul’u 5.8’le sallayan depremin mahiyeti nedir? Böyle bir sarsıntı bekleniyor muydu?
Yaşadığımız bu deprem Silivri çukurunda 1912’den beri çatallanmış faylar üzerinde olan depremlerdendir. Bu depremi beklenmedik bulanlar, Marmara Denizi’nin jeolojisini ve tektoniğini bilmeyenler ve kafalarında sürekli şartlandıkları yanal atılımlı fay konusundan başka bir düşünce olmayanlar için beklenmedikti.
Aktivitesi nasıl bir fayla karşı karşıyayız?
En basit fizik kanununa göre güneydoğudan kuzeybatıya doğru sıkıştırma kuvveti, doğu batı gidişli Kumburgaz fayında yanal atılımlı etki yapar ama kuzeydoğu gidişli Silivri çukurundan çıkıp Silivri’ye doğru giden hay hattında bindirmeli bir fay yapar. Üstelik bu sığ depremin olduğu fay hattı kabuğun en üstündeki 5 kilometrelik kesimde birbirinin üstüne neredeyse kıvrımlanmış ve bindirilmiş bir deprem olarak ortaya çıkıyor. Bu boyutuyla Kumburgaz çukurundaki fayda, güneydoğudan kuzeybatıya doğru bir sıkıştırmanın olduğunu gösteriyor.
Bu sıkıştırmanın Kuzey Anadolu fay hattıyla bir bağlantısı var mı?
Tüm ciddi bilim adamları yalnızca riskin orta sırt dediğimiz bu Kumburgaz çukurunda olduğunu ileri sürmüştür. Ben de başından beri bunu savunuyordum. Tuzla’dan Çekmece’ye kadar gelen fay düşeydir ve Kuzey Anadolu fayı değildir. Büyük bir deprem bekleyenlerin 80 kilometrelik risk kesimi gitmiş oluyor. Kumburgaz’daki fay hattı da 40 kilometre uzunluktadır ama derinliği sığdır. Japonların son yaptığı okyanus tabanı sismikleriyle bu faydaki deprem yapan kabuğun kalınlığının 10 kilometrenin altında olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.
BİLİMİ KÖTÜYE KULLANIYORLAR
O halde bu sonuca göre fayın büyük bir deprem üretmeyeceği anlamına mı geliyor?
40 kilometrelik bir fay 10 kilometrelik derinlikte olduğunda 500 kilometrelik bir yüzey kitlemiş olabilir ki bu da 6.5’lik deprem yapar. Ama dedikleri gibi 7 ya da 7.5’lik deprem yapmaz. 7.5’lik bir deprem 6.5’lik bir depremden 30 kat büyüktür. 6.5’la 7.5 arasındaki fark ise 15 kattır. Bu kat kat hesabını yapmadan topluma ‘İstanbul’da 7.5 ya da 8’lik deprem olacak, Marmara boydan boya kırılacak’ söylemleri bilimsel olmadığı gibi bilimin kötüye kullanılmasından öte bir şey de değildir.
EKONOMİYE DE ZARAR VERİYORLAR
Marmara Depremi’nden bu yana sürekli yinelenen ‘büyük deprem olacak’ söylemlerinin verdiği zarar nedir?
1999’dan sonra sürekli büyük deprem olacak deniyordu ve o dönemde politik olarak iktidar düştü. Türkiye’de ekonomik olarak en büyük yatırım olan inşaat sektörüyken ‘8 şiddetinde deprem olacak’ açıklamaları inşaat sektörünün tüm yapı stokunun yurt dışına pazarlanmasının önünün kesmekten başka işe yaramamıştır. Günümüzde yapılan da bu. Hâlâ aynı korkuyu salıyorlar. Örneğin Katar’dan gelip inşaat yatırımı yapacak olan biri bu söylemleri duyduğunda yatırım yapmaz, ülkemizin pazarlık payı zarar görür.
ŞEHİR DEĞİL, TOPLUM PSİKOLOJİSİ YIKILDI
17 Ağustos’tan sonra hemen hemen her deprem uzmanı büyük deprem söylemini kullandı. Kara tablo çizdikleri ve verdikleri hiçbir tarihte de büyük deprem gerçekleşmedi. Neye dayanarak bu açıklamaları yapıyorlardı?
Yirmi yılda depremle şehir değil, toplum psikolojisi yıkılmıştır. Prof. Dr. Celal Şengör ve Dr. Le Pichon, Marmara Denizi’nin tabanını bilmeden ve herhangi bir çalışma yapmadan gazeteye demeç verip topluma ‘8 şiddetinde deprem olacak’ dedi. Sonra fay yol değiştirmiş gibi başka açıklamalar yaptılar. Toplum bu şekilde aşırı depremlerle korkutulunca 5.8’lik deprem büyük paniğe neden oldu.
UTANIP TOPLUM ÖNÜNE ÇIKMAMALILAR
Siz Marmara Depremi’nden beri ‘İstanbul’da 8 şiddetinde deprem olmaz’ diyorsunuz. Peki diğer uzmanların halkı korkutmalarının altında yatan sebep nedir?
Her biri bilimsel verilere dayanan üç tane kitap yazdım. Bu açıklamaları yapanların bilimsel bir kitapları bile yok. Kolektif olarak yazılmış ve her biri daha sonra çöpe atılacak yayınları bilimsel diye sunanların 180 kilometrelik fay tezleri çöpe atıldı, fay kırılarak gidiyor açıklamaları da çöpe atıldı. Adalardan geçen fay boydan boya kırılacak demek de bilimsel sorumsuzluktur. Oysa toplumun ekonomisini ve hayatını ilgilendiren konularda biraz olsun sorumluluk duymaları ve özeleştiri yapmaları gerekir. Söyledikleri tamamen çürüyen bu kişilerin utanıp toplumun önünden çekilmesi gerekirken her konuda konuşma meraklısı ağız durumuna düşüyorlar.
En son yaşadığımız 5.8’lik deprem öncü müydü artçı mıydı?
Perşembe gününden iki gün önce yaşanan 4.9’luk deprem, 5.8’lik depremin öncüsüydü. Silivri çukurunda bunun gibi onlarca deprem mevcut. Kumburgaz’a gelindiğinde bu kadar çok aktivite görmüyoruz ve fay birden bire sığlaşıyor. Bu sığlaşan kesimde kırık var mı yok mu bilemiyoruz ama bu fay üzerinde bir stres var. Fay bu strese dayanıyor ve kırılmıyor. Bazı zayıf faylar 5.5’te bile kırılırken kuvvetli faylar 7.5-8 şiddetine bile dayanıyor, öyle kırılıyor. Bu tamamen strese bağlı.
7 ŞİDDETİNDE BİLE DEPREM OLMAZ
Şu an deprem üreten fayda son durum ne peki?
Kumburgaz fayının üzerinde güneybatıdan bir sıkıştırma var ve bu sıkıştırma ileride Kumburgaz fayının güney kesiminin batıya hareket etmesine sebep olacak. Bu fay bir öncü ya da bunu tetikleyecek diye bir cevap yok. 6.5’lik bir deprem potansiyeli var ama 7 şiddetinde bir deprem potansiyeli yok.
TARİHİ YAPILAR EN BÜYÜK KANIT
Büyük deprem olacağını iddia edenler genelde 1509 İstanbul Depremi’ni örnek veriyor. Siz buna katılıyor musunuz?
1509 depremine dayanarak ‘fay boydan boya yırtılacak, fay tek parçada kırılacak’ diyenler yanılıyor. Fayların konumunu ve tarihi depremleri bilmiyorlar. Prof. Ambrassey fayları inceleyerek yaptığı çalışmalarda ‘İstanbul’un tarihinde büyük şiddette bir deprem olsaydı ne Ayasofya, ne Galata Kulesi ne de Rumeli Hisarı kalırdı’ demiştir. Ayrıca İstanbul surları da depremde yıkılmadı, Fatih’in topları yıkmıştır. Yine Haliç’in surları depremde oluşan tsunamide değil 1509’dan iki yüzyıl sonra olduğu ortaya çıkmıştır. Fatih camisinin kubbesi de depremde yıkılmamıştır, restorasyon yapılmıştır. Adalardan geçen bir fay olsaydı zaten İstanbul olmazdı. İstanbul’daki depremler genelde Yalova-Çınarcık ya da Tekirdağ-Silivri’den gelerek oluşmuştur.
JEOLOGLAR ADETA TOPLUMDAN İNTİKAM ALIYORLAR
Büyük depremi savunan uzmanlar bu açıklamaları ve araştırmaları bilmiyor mu?
1999 depreminden sonra deprem duasına çıkmış gibi ‘İstanbul’a 8 şiddetinde deprem geliyor’ diye her gün demeç veriyorlardı. Ben o günlerde de ‘Yalova Çınarcık’tan sonra İmralı’ya doğru gidiyor ve İstanbul’dan uzaklaşıyor’ demiştim. 8 şiddetinde depremi savunanlar ise 2 ay içinde sonra 2 yıl içinde sonra 10 yıl içinde dediler. Şimdi de süreyi 50 yıla çıkardılar. Sürekli deprem tarihini değiştirip duruyorlar. Marmara Depremi’nden önce kimse onlarla ilgilenmediği için jeologlar toplumdan intikam alır gibi davranarak artçıların olduğu dönemde ‘büyük depremler olacak’ açıklamaları yapmaya başladılar.
6.5’LİK DEPREMİ KÜÇÜMSEMEYİN
Peki 6.5’lik bir deprem yıkıcı olur mu?
Birçok yerde heyecanlı zeminlere binalar yapılmış durumda. Bilimin geri kaldığı yerde çamurlu zemin üzerine bile 30 kat imar alınmış. Yıllardır diyorum; 6.5‘luk depremi küçümsemeyin. Zeminin kötü olduğu yerlerde oldukça etkilidir.
PROF. DR. ŞENER ÜŞÜMEZSOY KİMDİR
Kırım’dan gelen tatar bir ailenin çocuğu olarak 1950 yılında İstanbul Üsküdar’da dünyaya gelen Şener Üşümezsoy, İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünü bitirdi. Aynı üniversitede yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. 1991’te profesör oldu. Almanya’da bir üniversitede öğretim görevlisi olarak çalıştı. Bir dönem MTA’da görev aldı. İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği bölümünde öğretim üyeliği yapan Üşümezsoy’un İstanbul Depremi ve Türkiye’deki deprem kuşakları üzerine yayınlanmış pek çok bilimsel makalesi ve “17 Ağustos Sonrası Marmara’da Deprem Riski”, “Vatandaş için Deprem Rehberi”, “İstanbul Depremi” adlı üç kitabı yayınlanmıştır. Ayrıca ekonomi, tarih ve strateji üzerine siyasi ve ideolojik incelemelerde yapmıştır ve bu konularda pek çok kitabı bulunmaktadır.