Trump’ın İkinci Başkanlık Dönemi: Ekonomi ve Politika Stratejileri
ABD’nin 47. Başkanı seçilen Trump, 2024 başkanlık seçimlerinde Demokrat rakibi Kamala Harris’i geride bırakarak 4 yıl aradan sonra sandıktan zaferle çıktı. İkinci başkanlık döneminde özellikle ekonomi politikalarıyla dikkat çeken Trump, şirketlere vergi indirimleri ve düzenlemelerde azaltmaya devam etmeyi hedefliyor.
Ticaret Politikalarında Korumacı Yaklaşım
Trump’ın “Önce Amerika” yaklaşımıyla bilinen ticaret politikalarında, Çin ile başlayan ticaret savaşlarının yeniden canlanması bekleniyor. Gümrük vergilerinde artışlar ve Avrupa Birliği’ne yönelik sert politikalar uygulanmasıyla küresel ticaret dengeleri değişebilir.
Fosil Yakıtlara Dönüş ve Enerji Politikaları
Mevcut Başkan Biden yönetiminin aksine fosil yakıt endüstrisine destek veren Trump, temiz enerji politikalarına karşı çıkarak enerji üretimini artırmayı hedefliyor. Paris İklim Anlaşması’ndan çıkılması ve fosil yakıtlara destek, enerji maliyetlerini düşürebilir ancak yenilenebilir enerji yatırımlarını sekteye uğratabilir.
Uygun Fiyatlı Konut Planı ve Göçmen Politikaları
Konut piyasasında fiyatları uygun hale getirme hedefiyle federal arazilerin kullanımı ve maliyetleri azaltma politikaları izleyen Trump, göçmen politikalarıyla da konut maliyetlerini etkilemeyi planlıyor. Ancak göçmenleri sınır dışı etme politikalarının inşaat sektöründe iş gücünü azaltabileceği ve konut maliyetlerini artırabileceği öne sürülüyor.
Trump’ın Zaferinin Ekonomiye Etkisi
Trump’ın zaferinin kısa vadede piyasaları canlandırması beklenirken, vergi indirimleri ve teşviklerle borsayı destekleyebilir. Ancak uzun vadede enflasyon endişeleri ve faiz indirimlerinde dalgalanmalar yaşanabileceği belirtiliyor. Ayrıca, kripto para piyasalarının da Trump’ın zaferinden olumlu etkilenmesi bekleniyor.
Analistlerin Değerlendirmesi
Analistler, Trump’ın planladığı ekonomi politikalarının enflasyonu artırabileceğini ve vergi kesintilerinin büyümeyi teşvik ederken bütçe açıklarını artırabileceğini belirtiyor. Ticaret politikalarındaki değişimlerin küresel ekonomiyi etkileyebileceği ve özellikle teknoloji sektörünü doğrudan etkileyebileceği öngörülüyor.