Küresel ekonomi, son dönemde yaşanan bazı gelişmelerden dolayı yeni sulara yelken açarken; bugün gelinen noktada, ABD’de yeniden bir faiz indirimi “kuvvetli” beklentiler arasına girdi. Özellikle 2013 ve sonrasında yaşanan süreçte, dolarda parasal gevşemenin bitirilmesi ve ABD Merkez Bankasının (FED) faizleri yükseltmesi, bütün dünyada değerli doların önünü açmıştı. Bu dönem, ABD’li firmaların dünyada rekabet gücünü zamanla düşürdü. Başkan Trump da buna dikkat çekerek, FED’e, sürekli “faiz indir” çağrısı yapıyor.
ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşına ilişkin gelişmeler devam ederken, tarafların uzlaşmaya uzak açıklamaları küresel çapta risk iştahını azaltıyor. Ticaret savaşı tedirginliklerine ABD ile İran arasındaki gerilimin eklenmesi de, küresel büyümedeki yavaşlamaya dair endişelerin sıcak kalmasına neden oluyor. ABD’nin hem ticaret savaşı hem de jeopolitik risklerin merkezinde yer alması ise, ülkenin ilk çeyrekte yüzde 3,1 büyüme kaydetmesine gölge düşürdü. Mevcut durumda, uzmanların Aralık 2018’de yüzde 15 olarak öngördüğü “ABD’de resesyon yaşanma” ihtimali, yüzde 25 seviyesine yükseldi. Yıl sonuna kadar FED’in en az bir faiz indirimine gitmesi olasılığı ise, ocakta yüzde 19,6 seviyesinde iken, nisanda yüzde 55,5’e ulaştı. Son dönemdeki olumsuz gelişmeler de buna eklenince, faiz indirimine gitme olasılığı yüzde 91,2’ye kadar çıktı. Bu sebeplerle ABD tahvillerine yatırımcı talebi devam etti. Ülkede 10 yıllık tahvil faizi yüzde 2,10 ile, Eylül 2017’den bu yana en düşük seviyesine geriledi.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Karabulut, ABD’nin temel göstergelerinin sağlam görünmesine rağmen FED yetkililerinin resesyon riskini oldukça ciddiye aldıklarını söyledi. Karabulut “Orta ve uzun dönem tahvil getirilerinin son iki yılın en düşük seviyesine gelmesinin sadece ticaret savaşları kaynaklı bir durum olduğunu düşünmüyorum. Aslında yatırımcılar uzun dönemli tahvil taleplerini artırarak, bir nevi gelecek dönem için faiz indirimi beklentilerini satın almış oluyor. Ticaret savaşında bir çözüme ulaşılmadığı takdirde, FED’in çok fazla seçeneği yok. Meksika da buraya yeni dâhil oldu ve Çin ile işler gerilimli. Terse dönen getiri eğrisinin düzelmesi için, FED’in yapabileceği şeyler arasında sadece politika faizini indirmek kalıyor. Bu doğrultuda yıl sonuna doğru yapılacak toplantıların birinde, faiz indirimine gidilebilir. Daha önceki toplantılarda bile bunun olabileceğini düşünüyorum” dedi.
FED’in faiz indirimi, dolarda özellikle son 6 yıldır yaşanan değerlenme sürecinin sonuna gelindiğinin işareti olacak. Böylece yükselen dolardan olumsuz etkilenen, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde, bundan sonraki süreçte daha pozitif makroekonomik gelişmeler yaşanması beklenecek. Doların daha istikrarlı bir patikaya oturması ile, Türkiye özelinde kur baskısı hissedilir derecede hafifleyecek.
FED: RİSKLERİ DİKKATE ALIRIZ
FED’in üç çıpasından biri olan enflasyon, ABD’de yaklaşık son 10 yıldır süren genişleme döneminin büyük kısmında, hedef seviye olan yüzde 2’nin altında seyrediyor. Mevcut risklerin devamı, faiz indirimi ihtimalini artırıyor. FED Başkanı Jerome Powell, yumuşak seyreden enflasyon oranının geçici olduğunu, yakında yükselişe geçebileceğini ifade etmişti. Buna karşılık ABD Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan bir raporda, enflasyona ilişkin beklentilerin zayıf kalması; daha güvercin bir tutum alması için FED üzerinde baskı oluşturabileceği yorumlarını beraberinde getirdi. St Louis FED Başkanı James Bullard; aralık ayındaki faiz artışının, para politikasını bir miktar kısıtlayıcı bölgeye soktuğunu savunmuştu. FED Başkan Yardımcısı Richard Clarida ise “ABD ekonomisi çok iyi bir yerde, işsizlik oranı 50 yılın en düşük seviyesine yakın. Enflasyonun istikrarlı olması, büyümenin sabit kalması bekleniyor. Ancak gelen veriler enflasyonda yüzde 2 hedefimizin altında kalıcı bir düşüş gösterecekse ya da global ekonomik ve finansal gelişmeler, temel görünümümüz için aşağı yönlü bir risk ortaya koyacaksa, bunlar komite tarafından değerlendirilecektir” ifadelerini kullanmıştı.
Türkiye Gazetesi