CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Global televizyonunda canlı yayınlanan “Candaş Tolga İle Az Önce Konuştum” adlı programda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Kılıçdaroğlu, “Erken seçim talebiniz var mı?” sorusununa şu yanıtı verdi:
“Zaten yönetemiyorlar. Normalde onların şartlar daha da ağırlaşmasın diye erken seçime gitmesi gerekiyor.
Adama 1168 TL veriyorsunuz. 30 gün geçineceksiniz! 4 kişilik bir aile düşünün, çocuğun okula gittiğini düşün. Günde 39 TL para ile. Bu adam nasıl geçinecek? Bunlarda vicdan var mı? Vicdan dediğimiz kavram bunlarda var mı? 39 TL’ye mahkum ediyorlar. 1 kişi, 2 kişi değil, 2 milyon kişi 39 TL’ye mahkum ediyorsunuz siz.
Bu adam nasıl geçinecek Allah aşkına? Kira ödeyecek, çocuğuna defter kalem alacak. Milyonlarca çocuğun bilgisayarı yok. Bunlar demiyorlar mıydı? Türkiye uçuyor, Türkiye büyüyor…
Saray’a, yandaşa, havuz medyasının yandaşlarına her türlü imkan var. Berbere, manava, kapıcıya niye yok. Apartman görevlisi değil mi bu adam? ‘Git her türlü alışverişini mi yap?’ diyorsunuz. Riskse en büyük riski o üstleniyor…”
“ERMENİSTAN’A HEP BİRLİKTE ‘DUR’ DENİLMESİNİN ZAMANI”
Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırılarına değinen Kılıçdaroğlu, “Azerbaycan’ın toprakları işgal altında. Sürekli olarak Ermenistan, Azerbaycan toprakları üzerinde hakimiyet kurmak istiyor. Azerbaycan’a da ‘Siz ses çıkarmayın onlar istediklerini yapsın.’ deniyor. Azerbaycan da haklı olarak kendi topraklarını ve halkının çıkarlarını savunuyor. Kendi bayrağını ve vatanını savunuyor. Böyle bir ortamda siz ne yaparsınız? Hangi devlet olursa olsun, Azerbaycan’a koşulsuz destek vermesi lazım. Eğer uluslararası bir toplantı yapılacaksa ki Minsk Grubu var. Orada da yıllardır devam ediyor. Onu kullanarak da Ermenistan kendi işgal alanını büyütmek istiyor. Dolayısıyla Azerbaycan’ın her koşulda yanındayız. Sadece CHP olarak değil. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Azerbaycan devletinin vatandaşlarıyla kucaklaşıyor.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Azerbaycan’ın kendi topraklarını savunmasının en doğal hakkı olduğuna vurgu yaparak, BM başta olmak üzere dünyanın bütün ülkelerinin Azerbaycan’a destek vermesi gerektiğini söyledi.
Ermenistan’a da hep birlikte ‘Dur’ denilmesinin zamanının geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Başka bir ülkenin toprağını işgal ediyorsun. Hem Azerbaycan hakkını savunurken karşı çıkıyorsun, hem de kamuoyu desteği sağlamaya çalışıyorsun. Uluslararası hukukun oluşturduğu büyük kuruluşlar var. O kuruluşların da hep birlikte bu gidişe dur demeleri lazım. Azerbaycan’a destek vermeleri gerekiyor. Bunu Türkiye yapıyor mu? Evet yapıyor. Türkiye üzerine düşen görevi yapıyor. Bu görev uluslararası kurallara uygun olarak yapılıyor. Parlamentoda da milletvekilleri hep birlikte Azerbaycan’ın işgale karşı verdiği mücadeleye destek verdi. Bu desteği nasıl yorumlamak lazım? Bu desteğe uluslararası hukuk açısında baktığınızda Azerbaycan’ın işgal edilen topraklarını ve hakkını savunması olarak görüyoruz. Her ülke kendi hakkını ve hukukunu savunur. Bu mücadele de kutsaldır aslında. Böyle görüyoruz.”
“FİLİSTİN TOPRAKLARI İŞGAL EDİLİYOR”
Kılıçdaroğlu, uluslararası hukukun güçlü devletlerin tahakkümü altına olduğunu anlatarak, “Her zaman bu eleştiri var. Filistin toprakları sürekli işgal ediliyor. Oradaki Filistinliler sürülüyor, bu bütün dünyanın gözünün önünde oluyor. Dünyanın en büyük egemen güçlerinden birisi de Filistin toprakları işgal edilirken onlara destek veriyor. Ama biz milli kurtuluş savaşını veren ülkenin insanları olarak, o mücadeleyi hangi koşullarda verdiğimizi de bilen insanlar olarak, Filistin halkının da yanında olacağız, Azerbaycan halkının da yanında olacağız.” dedi.
Azerbaycanlıların kendi ülkelerini ve haklarını savunduklarını yineleyen Kılıçdaroğlu, uluslararası hukukta egemenlerin kendi güçlerini kabul ettirmek istediklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında ekonomiye ve üretime dair de değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin üretmesi gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Her alanda üretmesi lazım. Sanayide, hizmet sektöründe, tarımda… Her alanda üretmesi lazım. Üretime destek verilmesi lazım. Alın terinin değerli olması lazım. Eğer üretmezseniz, borçlanırsanız bu yürümez. ‘Elimiz güçlü, bütçemiz güçlü, her türlü imkana sahibiz.’ diyorlardı. Neresi güçlü? Bana çıkıp birisi söylesin. Üretmeyen bir ülkenin büyüme şansı yoktur. Ama üretirken neyi ürettiğini de bilecek. Onu da planlayacaksınız.”
“Dışarıya kaçan paraya bakın. Dünyanın parası dışarı gidiyor” diyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Siz ne yapıyorsunuz? Gündemi değiştirmek için başka şeyler yaratıyorsunuz. Yabancı sermayeye bel bağladınız, o da gelmiyor. Türkiye yönetilmiyor aslında savruluyor. İşin gerçeği bu. Yapmanız gereken nedir? Önce demokrasiyi getireceksiniz. Üreticiyi destekleyeceksiniz, gerçek anlamda hukuk devleti olacak, kendi doğal kaynaklarınızı harekete geçireceksiniz, üniversiteleri üretim konusunda, teknolojiler konusunda geliştireceksiniz, dünyayla barışık olacaksınız.” şeklinde konuştu.
“SALGIN DÖNEMİNDE PAYLAŞILAN BİLGİLER DOĞRU DEĞİL”
CHP Genel Merkez binasının yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sebebiyle ziyaretçilere kapatıldığını aktaran Kılıçdaroğlu, pandemi sürecine de değinerek, başlangıçta Bilim Kurulu’nun aldığı kararlara herkesin uyduğunu, Türkiye’nin, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya bu süreçte büyük bir güven duyduğunu belirtti.
Kurulun sözcüsünün bulunmamasını eksiklik olarak değerlendiren Kılıçdaroğlu, sözcülüğün Sağlık Bakanı tarafından yapılmasını yanlış bulduğunu dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, salgın döneminde paylaşılan bilgilerin doğru olmadığını ve toplumdan gizlendiğini gözlemlediklerini ileri sürdü.
Şu anda “sürü bağışıklığı” denilen bir sürecin yaşandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sağlıklı ve tutarlı kararların alınmadığını, bunun bedelini vatandaşın ödediğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, Kovid-19 sürecinde CHP’li belediyelerin elleri ve kollarının bağlanmak istendiğini, partisinin belediye başkanlarına bu dönemde, “Hiç şikayet etmeyeceksiniz, bütün sorunları aşacaksınız ve halka hizmet götüreceksiniz.” talimatı verdiğini anlattı.
“Salgında siz nasıl tedbirler alıyorsunuz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, yaşam ve çalışma düzenini değiştirdiklerini, başlangıçta evden, daha sonra ziyaretçilere kapatılan genel merkez binasında çalışmaları sürdürmeye devam ettiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, bugüne kadar iki kez Kovid-19 testi yaptırdığını aktardı.
Koronavirüs tanısıyla yoğun bakımda tedavi gören Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in sağlık durumunu, üniversiteden yapılan açıklamaları ve hekimlerle görüşerek takip ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Umarım kısa süre içerisinde sağlığına kavuşur, görevinin başına döner. Antalyalılar da istiyorlar Muhittin Bey’in bir an önce iyileşip dönmesini.” dedi.
Soru üzerine Türkiye’deki tarikatlar tartışmasına da değinen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Normalde devletin kurumları var. Çocuğumuz Kur’an öğrenmek istiyorsa Diyanet İşleri Başkanlığının açtığı Kur’an kursları var. Çocuklar buraya gidiyor. Hatta ben Plan Bütçe Komisyonu üyesiyken Kur’an kurslarında okutulan kitaplardan birer örnek istemiştim. Geldi, gayet güzel kitaplar. İnsanlar çocuklarını güven içerisinde gönderirler oraya. Peki, biz çocuklarımızı Milli Eğitim Bakanlığından izin almamış, herhangi bir kaçak okula gönderir miyiz? Hayır. Ama bir sürü kaçak Kur’an kursu var. Kim buna izin vermeyecek? Devlet dediğiniz kurumun izin vermemesi lazım. Yasal olarak Kur’an kursuna gidecekse bunun yeri var. Siz çocuğu gönderiyorsunuz, herkes biliyor bunu, çocuk istismarı gerçeği var, çocuk bunu annesine anlattıktan sonra bu olay ortaya çıkıyor, daha sonra bunun büyüdüğünü görüyoruz. Sadece bir yerde değil, birkaç yerde, hatta belki de halen kamuoyunun bilmediğini kim bilir nerelerde neler oluyor. Dolayısıyla burada sorumluluk ülkeye yönetenlerdedir. Ülkeyi yönetenlerin bu konuda duyarlı olması lazım. O çocuklar hepimizin çocuğu. Anne-baba çocuğunun iyi bir eğitim almasını ister, Kur’an okumasını da isteyebilir. Herkesin buna saygı göstermesi lazım ama bunun yetkin ellerde olması lazım.”
“Ben bütün dindarlara saygılıyım. İnanç, kimlik, mezhep, yaşam tarzı falan hepsine saygılıyım.” diyen Kılıçdaroğlu, insanların kendi inançlarını özgürce yerine getirebilmelerini desteklediğini, ancak çocukların belirli bir çerçeve içerisinde eğitim alacaklarsa devletin bu konuda güven sağlaması gerektiğini söyledi.
ATATÜRK TARTIŞMASI
Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, “Atatürk” yerine Gazi Mustafa Kemal demeyi tercih etmesine ilişkin, “Mustafa Kemal Atatürk 83 milyonun ortak değeridir aslında. Cumhuriyet Halk Partisi sahip çıkar, çünkü partinin kurucusudur ama partinin kurucusu olmasının ötesinde Cumhuriyetin kurucusudur. İlk millet meclisinin oluşmasını sağlayandır, Erzurum ve Sivas kongresini gerçekleştirendir, Samsun’a çıkandır, savaş meydanlarında mücadele edendir. Dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk bağımsızlığımızın sembolüdür, bayrağımızın güvencesidir. Dolayısıyla hepimizin ortak değeridir. Bazılarımız ‘Mustafa Kemal’ der, bazılarımız ‘Gazi Mustafa Kemal’ der, bazılarımız sadece ‘Atatürk’ der, bazıları ‘Mareşal’ der. Yani mesela bazı yazarlarımız hiç Atatürk adını kullanmamıştır, hep Mustafa Kemal demiştir, Atilla İlhan gibi. Dolayısıyla yani isimler üzerinden insanları kategorize etmek yanlıştır.” ifadelerini kullandı.
“Atatürkçülüğü nasıl tanımlarsanız tanımlayın ama iki temel kuralı vardır.” değerlendirmesinde bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Onu da şöyle söyler Mustafa Kemal Atatürk, ‘özgürlük ve bağımsızlık benim karekterimdir’. Yani bayrağımın altında özgürce yaşamak isterim. Egemen güçlerin bana müdahale etmesini istemem. Ta Sivas’taki mandacılığa karşı çıkan Tıbbiyeli Hikmet’ten bu yana hep Mustafa Kemal Atatürk, bağımsızlığı ve özgürlüğü savunmuştur. Kendi ülkesinde başka bir egemen gücü istememiştir. İkinci kuralı ise özgürlüğü ve bağımsızlığı korumak için ekonomik bağımsızlığın en önemli koşul olduğunu söylemiştir. Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça ülke bağımsızlığını koruyamaz.”
“MUHARREM İNCE’YE NE ZAMAN RANDEBU İSTEDİYSE VERDİK”
Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Ekim’de TBMM’nin açılışına katılacağını ifade etti.
CHP’nin Türkiye’ye demokrasiyi getiren parti olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bizim partide her şey rahatlıkla tartışılır.” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Muharrem İnce ile son süreçte oturup konuştunuz mu?” sorusuna, “Hayır, ne zaman randevu istediyse verdik.” yanıtı verdi.
Eski CHP Milletvekili Muharrem İnce’nin, “Bin Günde Memleket Hareketi” programından rahatsızlık duymadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, İnce’nin ülkenin sorunlarını dile getirdiğini aktardı.
“ŞU AŞAMADA BİR İTTİFAK ARAYIŞI DİYE BİR ŞEY YOK”
Kılıçdaroğlu, “CHP, HDP ile bir ittifak düşünüyor mu?” sorusuna, “Hayır. Zaten şu aşamada bir ittifak arayışı diye bir şey yok. Sonuçta bizim geçmişte kurduğumuz bir Millet İttifakı var. Bu Millet İttifakı yerel yönetimlerde yoktu. Yasal olarak milletvekili seçimlerinde vardı. Şu anda ortada bir seçim yok, herhangi bir şey yok.” cevabını verdi.
“Dağa kaçırılan çocuklarına kavuşma ümidiyle HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde oturma eylemi yapan anneleri, CHP’liler ziyaret etmeyi düşünüyor mu?” sorusuna ilişkin, hem cumartesi annelerine hem de Diyarbakır annelerine saygı duyduklarını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Genel başkanlık kariyerinize ‘artık benden tamam’ diyeceğiniz nokta neresi, böyle bir hedef koydunuz mu?” sorusuna ise, “Olur bir gün. Tarih olarak bir hedef koymadım ama ömür boyu da genel başkanlık yapılmaz. Sonuçta yeni, genç arkadaşlar var. Bir genel başkanın görevi de yeni genel başkanı adaylarını da yetiştirmektir.” yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, parti yönetiminde çok nitelikli isimlerin bulunduğunu, kendilerinin yeni genel başkan adaylarını yetiştirdiklerini sözlerine ekledi.
(AA)
ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ