Türkiye’de görülemeyen birçok hayvan türü, bazı şahıslar tarafından en kötü şartlar altında ülkeye kaçak olarak sokulup, Türkiye’de satışa çıkarılıyor. Bir hevesle satın alınan ancak ev ortamında bakımı yapılamayan hayvanlar, hayvanat bahçelerinin kapılarına bırakılarak, terk ediliyor. Yurtdışından kaçak olarak getirildiği veya Türkiye’de kaçak yollarla çoğaltıldığı tespit edilen hayvanlar ise güvenlik güçleri tarafından yapılan baskınlarla ele geçilerek yine hayvanat bahçelerine teslim ediliyor. Kocaeli’nin Darıca ilçesinde bulunan ve içerisinde 250’nin üzerinde türü ile 3 binin üzerinde hayvanı barındıran Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi’nin yaklaşık yüzde 60’ı kaçak getirilen hayvanlardan oluşuyor. Burada yaralı hayvanların tedavileri, bakımları ve rehabilitasyonları yapılıyor.
“İnsanların hayvanat bahçelerine bakışları yanlış”
Hayvanat bahçesine gelen hayvanların yaklaşık yüzde 60’ının, geçmişte kaçak yollarla getirilmiş hayvanlar olduğunu dile getiren Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi Hayvan Yönetim Bölümü Müdürü Nil Can Açıkgüz, “Biz bunların rehabilitasyonunu yapıyoruz. Doğaya salınabilecekler doğaya salınıyor ama çoğu egzotik hayvan olduğu için tekrar doğaya salınması mümkün olmuyor. Bu yüzden bizim ve diğer hayvanat bahçelerinde tutmak zorunda kalıyoruz. İnsanların hayvanat bahçelerine bakışları aslında biraz yanlış. Hayvanat bahçeleri hayvanları korumak için, rehabilitasyonlarını sağlayıp, onların sürdürülebilirliğini sağlıyoruz. Ayrıca buraya gelen hayvanlar direkt bize gelmiyorlar. Önce bakanlıkla konuşmalarımız oluyor. Bakanlık ve kaçakçılık şube ortak iş yapıyorlar. Bir hayvan yakalandıktan sonra bakanlığa haber veriliyor. Bakanlık da bizim uygun yerimiz olup olmadığını soruyor. Bunlar aynı anda ilerliyor. Örneğin bize bir papağan geleceği zaman ‘Yeriniz var mı?’, ‘Uygun rehabilitasyon yapabilecek misiniz?’ diye soruyorlar. Biz de alabileceğimiz maksimum hayvan sayısını ve bakabileceğimiz süreyi söylüyoruz. Bütün hayvanlar ilk olarak 7-10 gün arası geliyor. Bunların tabii dava süreleri geçiyor. Eğer davada karşı taraf kazanamazsa, bizim yerimiz olursa bizde kalıyor. Bizim yerimiz uygun değilse tekrar Tarım ve Orman Bakanlığına söylüyoruz ve uygun bir hayvanat bahçesine yönlendiriyoruz” dedi.
“Bavulun içine sıkıştırılmış halde geliyorlar”
Hayvanat bahçesine getirilen hayvanlar için belirli bir karantina prosedürü uygulandığını aktaran Açıkgüz, “Çoğu zaten yaralı olarak geliyor. Üretim yerlerinde yakalananlar biraz daha iyi geliyor ama yurtdışından gelen hayvanlar küçücük bir bavulun içine sıkıştırılmış ve birbirlerini yaralamış halde geliyorlar. Bunların en az 1-2 ay rehabilitasyon süreleri oluyor. Bu süre, tamamen hayvanın iyileşme durumuna göre değişiyor. Veteriner hekimlerimiz hayvanların rehabilitasyonlarını sağlıyor” diye konuştu.
“İnsanlar bir yandan da üretimini yapmaya başlamış”
Bu sene yapılan baskınlar dolayısıyla hayvanat bahçesine çok fazla kaçak hayvan geldiğini kaydeden Açıkgüz, “Bu sene, bazı insanların geçmişte kaçak olarak getirip, evinde üretim aşamasına geçtiği çok fazla yer basıldı. Onlardan bize çok fazla hayvan geldi. Çeşitli hayvanat bahçelerine gönderdik ama insanlar bir yandan da ticaretini yapmaya başladılar. Artık sadece yurtdışından getirmiyorlar, Türkiye’de de üretim ve satışını yapıyorlar ve bunları herkesin çok rahat girebileceği siteler üzerinden yapıyorlar. Sosyal medyadan yapıyorlar ve bunların denetlenmesi her gün daha da zorlaşıyor” şeklinde konuştu.
“Caminin avlusuna bebek bırakırmış gibi kapının önüne bırakıp gidiyorlar”
Çoğu kişinin hayvanlar konusunda bilgisiz olduğunu ve birbirlerine özendiğini söyleyen Nil Can Açıkgüz, sözlerini şöyle noktaladı:
“Birinde yılan olduğu zaman diğeri de istiyor ve gösteriş yapıyorlar. Birbirlerine özendikleri için hayvanın refahını düşünmüyorlar. O yüzden bakım şartlarını da bilmiyorlar. Örneğin su kaplumbağaları. Çoğu pet shop mağazalarına su kaplumbağası satılıyor. Çocuklar çok sever ama onlar istilacı türdür ve Türkiye’ye sokulması yasaktır. Bunlara belli bir süre bakıyorlar, 10 yaşına gelip el kadar olduğu zaman akvaryuma sığmadığı için bu hayvanları yeniden doğaya salmak istiyorlar. Ama doğaya salamazlar. Biz direkt kişilerden hayvan alamayız. Çünkü bunların belgesi eksik olduğu için bir belgelendirme süresi geçiyor. Bize gelip söylediklerinde, Tarım ve Orman Bakanlığına bildirmelerini söylüyoruz. Ama bazen insanlar prosedür işlemlerine girmek istemiyorlar ve kutu içinde caminin avlusuna bebek bırakırmış gibi çok komik bir şekilde hayvanat bahçesinin kapısının önüne bırakıyorlar ve gidiyorlar. Biz de sonuç olarak yine Tarım ve Orman Bakanlığına bildiriyoruz ama normal bir prosedürü gerçekleştiremiyoruz.”
Mustafa Uslu – Hakan Öztürk